Image
Image
Image
Bu yazıya — kaynakların kıtlığı, seçimlerin sonuçları ve toplumsal refah üzerine derin düşüncelere meraklı biri olarak başlıyorum. Kâzım Özalp kimdir, neden her zaman sınavlarda, özellikle KPSS gibi kamu sınavlarında sorulur — bunu yalnızca tarihsel bir figür olarak değil, bir “kaynak/maliyet, karar ve toplumsal denge” metaforu olarak da okumaya çalışmak istiyorum. Ekonomi perspektifiyle, mikro, makro ve davranışsal ekonomi açısından bu soruyu yeniden soralım: Kazım Özalp kimdir, ve Özalp soruları sınavlarda niçin hâlâ var?
Kâzım Özalp Kimdir? Kısa Bir Tarihsel Arka Plan
– Kâzım Özalp, 1882’de Köprülü (bugünkü Veles, Kuzey Makedonya) doğdu. Osmanlı döneminde Harp Okulu (1902) ve daha sonra Harp Akademisi’ni (1905) bitirdi. ([Vikipedi][1])
– Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve ardından Türk Kurtuluş Savaşı süreçlerinde çeşitli askeri görevlerde bulundu. 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki başarıları nedeniyle generalliğe yükseltildi. ([Vikipedi][1])
– Cumhuriyetin ilk yıllarında aktif siyasete geçti. 1924–1935 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı, 1935–1939 arasında ise Milli Savunma Bakanlığı yaptı. ([Vikipedi][1])
– 1920’den 1954’e kadar milletvekilliği görevini sürdürdü; siyaset sahnesinden çekildiğinde bile anıları ve devlet inşasındaki katkıları dolayısıyla hatırlandı. ([Vikipedi][2])
Bu biyografik özet, Özalp’i görkemli bir devlet adamı ve ordu mensubu olarak tanımlar. Ancak bir tarih figüründen çok — bu yazıda iddia ettiğim gibi — bir “kaynak, karar ve toplumsal denge” metaforu olarak düşünürsek, onun mirası ve anısı üzerinden güncel sorular için ekonomik bir mercek de geliştirebiliriz.
Mikroekonomi Perspektifi: Bireysel Karar, Bilgi Maliyeti ve Fırsat Maliyeti
Bireysel karar mekanizmaları ve bilgi talebi
Exam sorularında (örneğin KPSS’de) Özalp gibi tarihî figürlerin hâlâ sorulmasının altında yatan nedenlerden biri, adayın “bilgi stoku”nu test etmektir. Bu, arz-talep mekaniğiyle benzer: Bilgi talebi yüksek, bilgi “arzı” ise sınırlandırılmış.
Kandidatlardan beklenen, bu kıt kaynağı (tarih bilgisi) edinip muhafaza etmek. Her aday bunu yapmak zorunda; yoksa rekabetçi sınavda dezavantajlı konuma düşüyor. Bu, mikroekonomide bireysel kararların — yatırım (çalışma/ezber) — fırsat maliyetiyle (diğer çalışma alanlarını bırakmak, dinlenmeyi ertelemek vb.) alındığını gösterir.
Fırsat maliyeti ve sınav/öğrenme dengesi
Her birey, çalışacağı konu, zaman, enerji ve zihinsel kaynaklar arasında seçim yapmak zorunda. “Özalp kimdir?” gibi tarihî unsurlar için çalışmak, başka şeylerden feragat etmek demek.
– Bir aday, bu bilgiyi öğrenmek için çalışırken; belki güncel ekonomik konulara, mesleki becerilere ya da kişisel gelişime vakit ayıramıyor.
– Bu yüzden, bilgiye yapılan yatırımın gerçekte geri dönüşü — sınav puanı, atama şansı gibi — fırsat maliyetiyle kıyaslanmalı.
Bu bağlamda, Özalp soruları sadece hatıra çağrıştırmaktan ibaret değil; adaydan, “ne için çalışıyorum, bu bilgi bana ne kazandıracak?” sorusunu da sormasını bekleyen bir yapı kuruyor. Bu yapı, bilgiye erişimin bir maliyet/yarar analizine dayandığını hatırlatıyor.
Makroekonomi Perspektifi: Kamu Politikası, Eğitim Sistemi ve Toplumsal Refah
Sınav odaklı eğitim sistemi ve kaynak tahsisi
Türkiye’de KPSS gibi merkezi sınavlar, kamu kesiminde işe alımın ana kapısı. Bu sistem, toplumsal kaynakların (eğitim zamanı, öğretim kadrosu, ders kitapları, sınav altyapısı) organizasyonunu etkiliyor.
– Devlet — sınırlı kaynaklarla — “genel kültür + tarih + güncel politika + meslek bilgisi” gibi geniş kapsamlı bir müfredat sunuyor.
– Bu da, bireylerin yalnızca mesleki beceri değil; statükoya dair bilgi, tarihsel bilinç ve devlet refleksi edinmesine yol açıyor.
– Bu politik tercih, sosyal dengede “kimlerin devlet kadrosuna erişebileceği” sorusunu belirliyor; dolayısıyla kamu sektöründe homogenite, ideolojik devamlılık ya da belirli bir devlet bilinci tercih edilmiş oluyor.
Bu tercih, devasa bir toplumsal karar — kimin kamuda çalışacağı, hangi altyapılara yatırım yapılacağı, hangi toplumsal kimliklerin güçleneceği — anlamına geliyor. Ve dolayısıyla toplumsal refah, bu kaynak tahsisi ve kamusal kararlarla şekilleniyor.
Dengesizlikler, eşitsizlik ve erişim maliyeti
Çünkü herkesin kaynakları (zaman, maddi imkânlar, rehberlik, ders desteği) eşit değil. Bu, sosyo-ekonomik açıdan bir adaletsizlik yaratabilir.
– Az imkânlı biri, başka öncelikleri (aile, geçim vs.) yüzünden tarih gibi “görünürde soyut” konulara yeterince çalışamayabilir.
– Bu durumda, sınav odaklı sistem — dengesizlikleri körükleyebilir; toplumsal mobilite yerine, belirli grupların avantajını pekiştirebilir.
Sonuç: “Özalp kimdir?” gibi sorular, bireysel bilgi gibi görünse de, makro düzeyde toplumsal eşitsizlik ve kaynak dağılımı sorunlarının yansıması olabilir.
Davranışsal Ekonomi Perspektifi: Eğilimler, Kurumsal Bağlam ve Psikolojik Etkiler
Kurumsal alışkanlık, norm ve sınav kültürü
Kurumsal yapı ve sınav kültürü bir kez kurulunca, bu kurallar — bireylerin davranışlarını şekillendirir. “Tarihi bil” normu yerleşir; aday da bu normu içselleştirir. Bu, bilgi ediniminin bir zorunluluk hâline gelmesi demektir.
Davranışsal ekonomi açısından bu, bir tür “kurumsal alışkanlık”tır: Adaylar, sınavın ne sorduğuna göre değil — sınav geleneğinin ne içerdiğine göre hazırlanır. Geleneksel sorular (örneğin Özalp, Kurtuluş Savaşı figürleri vb.) devam ettiği sürece, bireylerin çalışma tercihleri bu çerçevede şekillenir.
Bilişsel yük, dikkat ve dikkatin dağılımı
Çok sayıda konu, dönem, isim bilmek zorunda olmak; adayın bilişsel yükünü artırır. İnsan zihni sınırlı kaynaklara sahip: dikkat, hafıza, zaman.
– Bu yük altında, bireyler “en olası sorulara” — geçmiş yıllarda sorulmuş, bilinen figürlere — odaklanır.
– Bu da bir çeşit “bilgi seçici davranışı”: aday, aldığı bilgiyi sınav olasılığı ve geçmiş eğilimler bazında seçer.
Buradan şöyle bir soru doğuyor: Bu yaklaşım gerçek bilgi edinimi mi, yoksa sadece sınavı geçmeye dönük rasyonel bir davranış mı?
Bu da sınav kültürünü — ve dolayısıyla kamusal bilgi politikasını — davranışsal ekonomi açısından sorgulamaya açıyor.
Güncel Ekonomik ve Toplumsal Sorular — Geleceğe Dair Senaryolar
– Bilgiye erişimin maliyeti ve getirisi değişiyor: Dijital kaynaklar, video dersler, özel kurslar; ama bunlara erişim hâlâ eşit değil. Bu dengesizlik; merkezi sınav anlayışının adaletsizliğini artırabilir.
– Eğer sınav sistemi — tarih + genel kültür + güncel siyaset + meslek bilgisi karışımı şeklinde — değişmezse, bu öğrenme biçimi “kutuplaşmış elit bilgi grupları” yaratabilir. Bu da toplumsal refah açısından dengesizlik oluşturabilir.
– Alternatif: Kamu atamalarında yalnızca sınav değil; beceri testleri, meslekî yeterlilik, liyakat, deneyim gibi kriterlerin ağırlığını artırmak. Bu, bilginin değil, üretkenliğin, yeteneğin, becerinin öncelendiği bir ekonomi-politik sistem kurabilir.
Sorumluluk bizde: Bugünün adayları, sınavlara hazırlık yaparken — sadece geçmişte kalmış bir ismi öğrenmek için değil — “Bu bilgi neden önemli, ben gelecekte neye yatırım yapıyorum?” diye sorgulayabilir. Bu sorgulama, hem bireysel hem toplumsal anlamda daha adil, dengeli bir sistem çabasına katkı sunabilir.
Sonuç: Tarihî Figürden Ekonomik & Toplumsal Metafora
Kâzım Özalp, yalnızca bir asker veya siyasetçi değil; bir ulusun kuruluş döneminin, kaynak kıtlığının, stratejik kararların — hem bireysel hem toplumsal — simgesidir. KPSS gibi sınavlarda sorulmaya devam etmesi, bu simgenin hâlâ “talep gören bir kaynak” olarak görüldüğünün işareti.
Ancak bir ekonomi merceğiyle bakarsak, bu durum bazı dengesizlikleri, fırsat maliyetlerini ve toplumsal eşitsizlikleri de görünür kılıyor. Bilgiye erişim, sınavda başarılı olma baskısı, maddi ve zihinsel kaynak yatırımı… Hepsi bir arada.
Belki zamanla — eğer kamu politikalarında ve atama sistemlerinde değişiklik yapılırsa — bu “tarihi bilgi” odaklı yaklaşım yerini “yetkinlik, beceri, liyakat” gibi daha üretken kriterlere bırakır. Bu, hem bireyler hem toplum için daha sürdürülebilir bir denge yaratabilir.
Sonuçta, “Kâzım Özalp kimdir?” sorusunun ötesinde — “Bu sorunun hâlâ bu kadar önemli olması ne anlatıyor?” sorusunu sormamız gerek. Ve bu soru, yalnızca tarih değil; ekonomi, adalet, eşitlik ve toplumsal refah konularını da içeriyor.
[1]: “Kâzım Özalp”
[2]: “Kâzım Özalp – Vikipedi”