Milli Kütüphane Kayıt İçin Ne Gerekli? Felsefi Bir Yaklaşım Bir Kütüphane, İnsanlık ve Bilgi Arayışı Üzerine “Bilgi nedir? İnsan zihninde nasıl şekillenir? Ve bir insan bu bilgiye nasıl ulaşır?” Felsefenin temellerine baktığımızda, bu soruların her biri epistemolojinin, ontolojinin ve etik anlayışının merkezine yerleşir. İnsan, tarih boyunca bilginin kaynağını ve doğruluğunu sorgulamış, öğrenme arayışını bir varlık olma biçimi olarak kabul etmiştir. Bilgiye ulaşma çabası, insanın doğasında var olan bir özellikken, onu nasıl erişebileceğimiz de her zaman bir soru işareti olmuştur. Bu bağlamda, bir kütüphaneye başvurmak, yalnızca fiziksel bir mekâna adım atmak değil, aynı zamanda insanlığın bilgiye olan derin ve sonsuz arayışını…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden: Gücün, Toplumun ve Bir Gülün Hikâyesi Toplumları anlamak için bazen seçim sonuçlarına, bazen de bir şehrin sembollerine bakmak gerekir. Çünkü semboller, iktidarın ve ideolojinin en sessiz ama en güçlü dilidir. “Isparta’ya ilk gülü kim getirdi?” sorusu, yüzeyde bir tarih merakını çağrıştırır; ancak derinlerde, güç ilişkilerinin, kurumsal dönüşümün ve toplumsal katılımın izlerini taşır. Bu yazıda, gülün Isparta’ya gelişini yalnızca bir tarımsal hikâye olarak değil, bir siyasal süreç olarak okuyacağız. — Bir Gülün Politik Anlamı: Sembollerden İktidara Her sembol, iktidarın bir aracıdır. Gül, tarih boyunca hem iktidar estetiğini hem de toplumsal kimliği temsil etmiştir. Osmanlı saray bahçelerinde güller,…
Yorum BırakGüç Kaynağı Nedir? Antropolojik Bir Bakışla İnsanlığın Enerjisi Bir antropolog olarak, “güç kaynağı nedir?” sorusuna baktığımda aklıma yalnızca kablolar, elektrik devreleri ya da piller gelmez. Çünkü insanlık tarihine dikkatle baktığımızda, her toplumun kendi “güç kaynağını” yarattığını görürüz — kimi zaman bir tanrı, kimi zaman bir topluluk ritüeli, kimi zaman da doğanın bizzat kendisi. Güç kaynağı, yalnızca teknolojik bir kavram değil, aynı zamanda insanın varoluşunu besleyen kültürel bir enerjidir. Antropolojik Olarak Güç: Enerjinin Kültürel Biçimleri İlk topluluklardan bu yana insanlar gücün kaynağını anlamaya çalışmışlardır. Güneşi kutsayan Aztekler, yağmuru çağırmak için dans eden Afrikalı kabileler, ateşi koruyan Orta Asya şamanları… Hepsi bir…
Yorum BırakGümrük Ücretini Kim Öder? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Bir Bakış Bir eğitimci olarak, her öğrencinin bilgiye ulaşma ve anlamlandırma yolculuğunda önemli bir dönüm noktasına geldiğini gözlemlemek bana her zaman derin bir heyecan verir. Öğrenmek, insanın dünyaya bakışını değiştiren, bireyi dönüştüren bir güçtür. Ancak, öğrenme süreci sadece teorik bilgi edinmekten ibaret değildir; aynı zamanda karmaşık kavramların ve sistemlerin anlaşılmasıdır. Bu yazıda, ekonominin temel taşlarından biri olan “gümrük ücreti” kavramını pedagojik bir bakış açısıyla ele alacak, bireylerin ve toplumların nasıl etkilendiğini keşfedeceğiz. Gümrük ücretini kim öder? Bu soruyu sadece basit bir ekonomik işlem olarak değil, bireylerin ve toplumların öğrenme süreçlerine katkı sağlayacak şekilde…
Yorum BırakKalsiyum Karbonat İçilir mi? Geleceğin Sağlık Algısında Yeni Bir Dönem mi Başlıyor? Kendimi bir akşam kahvesi içerken bu soruyu düşünürken buldum: “Kalsiyum karbonat içilir mi?” Basit bir kimyasal bileşik gibi görünen bu madde, belki de gelecekte sağlık, beslenme ve insan yaşamının şekillenmesinde şaşırtıcı bir role sahip olacak. Gelin, birlikte bu konunun gelecekteki potansiyelini keşfedelim. Bilim ve Merak Arasında: Kalsiyum Karbonatın Geleceği Kalsiyum karbonat (CaCO₃), bugün çoğumuzun mide asidini dengeleyen ilaçlarda, diş macunlarında, hatta bazı gıda takviyelerinde gördüğü tanıdık bir madde. Ancak geleceğe baktığımızda bu sıradan bileşiğin çok daha derin bir anlam kazanması mümkün. Nano teknolojiden biyomühendisliğe, sürdürülebilir gıda üretiminden yapay…
Yorum BırakGözün Biri Büyük Biri Küçük Neden Olur? Tarihin Aynasında Asimetri ve Dönüşümün Hikâyesi Bir Tarihçinin Samimi Girişi: Geçmişin Gözleriyle Bugüne Bakmak Geçmişi anlamaya ve bugünün karmaşık dengelerini çözmeye çalışan bir tarihçi olarak, bazen en küçük ayrıntılarda bile büyük anlamlar ararım. “Gözün biri büyük biri küçük neden olur?” sorusu, ilk bakışta biyolojik bir merak gibi görünür. Ama dikkatle bakıldığında, bu soru tarih boyunca süregelen dengesizlik, iktidar ve dönüşüm hikâyelerini hatırlatır. İnsanın yüzünde başlayan asimetri, aslında toplumların ve çağların da simgesidir: hiçbir dönem tam simetrik, hiçbir güç tamamen eşit olmamıştır. Tarihin Asimetrisi: Güç, Denge ve Dönüşüm Tarih, büyük ve küçük gözlerin hikâyesidir.…
Yorum BırakGurbetçiler Nereli? Bir Filozofun Etik, Epistemolojik ve Ontolojik Okuması Bir Filozofun Girişi: “Yersizlik” Üzerine Düşünmek Bir filozof için “nerelisin?” sorusu, yalnızca bir kimlik belirleme eylemi değildir; aynı zamanda bir varlık sorgusudur. “Gurbetçiler nereli?” diye sorduğumuzda, aslında şu soruyu da sorarız: İnsan, bulunduğu yerin mi, yoksa hatırladığı yerin mi insanıdır? Bu soru, hem etik hem epistemoloji hem de ontoloji açısından derin bir problem alanı açar. Çünkü gurbetçi, bu üç alanda da “arada kalan” varlıktır — ne tam bir göçmen, ne de tam bir yurttaş. Etik Perspektif: Aidiyetin Sorumluluğu Etik açısından gurbetçilik, aidiyetin yeniden tanımlanması demektir. İnsan, doğduğu yere mi, yaşadığı topluma…
Yorum BırakGrup Renkleri Ne Demek? Antropolojik Bir Bakış Bir antropolog olarak dünyanın farklı köşelerinde insanların renklerle kurduğu büyüleyici ilişkilere tanık olmak, kültürel çeşitliliğin en canlı örneklerinden biridir. Renkler sadece görsel bir deneyim değil, aynı zamanda kimliklerin, inançların ve toplulukların derin anlam dünyalarının da bir yansımasıdır. Grup renkleri kavramı da tam bu noktada karşımıza çıkar: bir topluluğun, grubun ya da sosyal yapının kendini ifade etme biçimlerinden biri olarak renklerin sembolik gücünü kullanması. Renklerin Sosyal Dili: Grup Renklerinin Kökeni Antropolojik açıdan bakıldığında renk hiçbir zaman yalnızca bir ton ya da estetik unsur değildir. Her kültürde renk, belli bir anlam taşır. Kimi toplumlarda kırmızı…
Yorum BırakHeartland Neresi? — Dünyanın Ortasında İnsan Olmak “Heartland” kelimesini duyduğunda aklına ne geliyor? Haritada bir ülkenin tam ortası mı, yoksa bir toplumun duygusal kalbi mi? Belki de her ikisi… Bu yazı, bir coğrafyadan çok bir insanlık hâlini konuşmak için burada. Çünkü “Heartland”, sadece toprakla değil, orada yaşayan insanların hikâyeleriyle anlam kazanan bir kelime. Gelin, birlikte kalbinden düşünelim dünyanın… Heartland: Coğrafyadan Fazlası Kelime kökeniyle başlayalım: İngilizcede “heart” (kalp) ve “land” (toprak) birleşimiyle oluşan “Heartland”, kelimenin tam anlamıyla “kalp toprağı” demek. Genelde Amerika Birleşik Devletleri’nin tarım bölgeleri için kullanılır — ülkenin kalbi, üretim gücü, “gerçek halkın” yaşadığı yerler olarak anılır. Ama bu…
Yorum BırakKunduracı Göğsü Nasıl Düzelir? Bedenin Dili, Zihnin Aynası ve Benlik Algısının Derinliği Bir psikolog olarak insan bedenini yalnızca fizyolojik bir yapı değil, aynı zamanda duyguların, düşüncelerin ve sosyal deneyimlerin dışavurumu olarak görürüm. “Kunduracı göğsü” — yani göğüs kafesinin içe çökük olması — tıpta bir yapısal bozukluk olarak tanımlansa da, psikoloji açısından bu durum çok daha fazlasını anlatır. Bu görünüm, sadece kemik yapısının değil, bireyin benlik algısının ve toplumsal yansımalarının da bir yansıması olabilir. Peki, gerçekten kunduracı göğsü yalnızca bir fiziksel mesele midir, yoksa insanın kendini nasıl gördüğüyle ilgili daha derin bir hikâye mi anlatır? Bilişsel Psikoloji: Bedeni Algılamak, Zihni Şekillendirmek…
Yorum Bırak